Ülkemizde birçok geleneksel meslek, zamanla yerini modern iş kollarına bırakırken, bu durum bazı mesleklerde ciddi anlamda çırak sıkıntısı yaratmakta. Bir zamanlar herkesin gözdesi olan ve ailelerin çocuklarını yönlendirdikleri meslekler arasında yer alan bu alanda, günümüzde çırak yetiştirmek neredeyse imkansız hale geldi. Peki, bunun arkasında yatan sebepler neler? Bu yazıda, geçmişte rağbet gören ve günümüzde çırak yetersizliği ile karşı karşıya olan bu mesleği detaylı bir şekilde ele alacağız.
Yıllar öncesine gittiğimizde, toplumumuzda birçok meslek büyük bir saygı görüyor ve ustalar, çıraklar aracılığıyla geleneklerini aktarıyorlardı. Özellikle zanaat ve el işçiliğine dayalı olan bu meslekler, aileden aileye geçerek ustalığın ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu. Örneğin, marangozlar, demirciler ve terziler, toplumda yüksek bir prestij sahibi olurken, bu mesleklerin çırakları, işin inceliklerini öğrenerek ustalık seviyesine ulaşıyorlardı. Ancak zamanla teknoloji ve sanayileşmenin hız kazanmasıyla birlikte, bu el işçiliği gerektiren mesleklere olan ilgi azalmaya başladı.
Günümüzde, gençler kariyer tercihlerinde daha çok akademik alanlara yönelmekteler. Çeşitli üniversite bölümleri ve meslek liseleri, öğrencilerin daha ‘prestijli’ görünen mesleklere yönelmesine neden oluyor. Bu da, geleneksel mesleklerin göz ardı edilmesine yol açmakta. Ayrıca, birçok aile, çocuklarını mühendislik, tıp gibi duyuldukça prestij sahibi olan bölümlere yönlendiriyor. Bu durum, ustaların yanına çırak olarak yetişebilecek gençlerin sayısının azalmasına yol açıyor. Oysa ki çıraklık, sadece mesleği öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda hayat tecrübeleri, sorumluluk bilinci ve iş disiplini gibi önemli değerlerin kazanılmasına da katkı sağlamaktadır.
Ayrıca, mesleklerin geçmişteki prestijinin düşmesi ve bu mesleklere olan ilginin azalması, işin icracılarının da zor durumda kalmasına neden oldu. Usta kalan az sayıda insan, bu mesksiyonları sürdürme noktasında zorlanmakta ve nitelikli iş gücü bulma mücadeleleri vermektedir. Bu durum, sadece çırak sıkıntısını değil, aynı zamanda birçok geleneksel mesleğin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
Sonuç olarak, geleneksel mesleklerin ve çıraklığın dışında kalması, toplumumuzda ciddi değişikliklerin, kayıpların ve yaratıcılığın azalmasına yol açabilir. Çırak yetiştirememek, sadece bir meslek veya iş gücü sorunu değil, aynı zamanda kültürel mirasın da yok olmasına neden olacak bir durumdur. Bu nedenle, daha fazla gencin gözde mesleklere yönelmesi ve çıraklık sistemine dönüşü sağlamak için devlet, aileler ve eğitim kurumları iş birliği içinde çalışmalıdır.
Yapılan araştırmalar, çırak yetiştirmenin yalnızca teknik becerilerin kazanımı değil, aynı zamanda sosyal ilişkilerin gelişmesine ve iş gücü piyasasında daha sağlam bir yer edinilmesine de katkı sağladığını göstermektedir. Gençlerin bu yolda cesaretlendirilmesi, mesleki eğitimin öneminin vurgulanması ve yeni iş fırsatlarının oluşturulması, gelecekte bu geleneksel mesleklerin yaşatılmasına katkıda bulunacaktır. Aksi takdirde, bir zamanların gözde mesleği, zamanla kaybolup gidecektir.