Son zamanlarda Ortadoğu gündemini sarsan önemli bir gelişme yaşandı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Katz, Suriye'ye yönelik olası saldırılar için ordularına net talimatlar verdi. Bu durum, bölgedeki gerginliğin artmasına yol açacak gibi görünürken, uluslararası arenada da büyük yankı uyandırdı. Türkiye, İran ve Rusya gibi önemli ülkelerin de etkisiyle bölgenin jeopolitik dengesi sorgulanmaya başlandı. NATO müttefikleri ve diğer dost ülkeler, İsrail’in bu hamlesini nasıl değerlendirecek? İşte bu soruların cevapları ve İsrail’in Suriye’ye yönelik askerî hamlesine dair tüm detaylar.
İsrail’in Suriye’ye yönelik yapacağı saldırılar, yıllardır süregelen bir askeri stratejinin parçası olarak görülüyor. Suriye, 2011 yılındaki iç savaştan bu yana pek çok güç mücadelesine sahne oldu ve bu durum İsrail için ulusal güvenlik açısından bir tehdit oluşturuyor. Özellikle İran’ın Suriye’deki varlığı, Tel Aviv’in endişelerini artırdığı gibi, Suriye’deki milis grupların da İsrail için potansiyel bir tehlike oluşturduğuna inanılıyor. Netanyahu ve Katz’ın açıklamalarında vurgulanan 'kapsamlı ve önleyici' saldırıların, İran etkisini sınırlandırmayı hedeflemesi planlanıyor.
Bu bağlamda, İsrail ordusu (IDF) son dönemde Suriye’nin kuzeyinde ve güneyinde pek çok askeri istihbarat faaliyetleri gerçekleştirdi. Aynı zamanda, Suriye’nin ateş gücünü azaltmak için hava saldırıları düzenlendi. İsrail havacılığı, Suriye’deki İranlı milislerin ve Hizbullah’ın silah depolarını hedef alarak, bu grupların bölgedeki etkinliğini azaltmaya çalışıyor. Orta Doğu’daki gerginlikleri daha da artıran bu durum, sadece Suriye için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de kaygı verici bir tablo oluşturuyor.
İsrail’in Suriye üzerinden genişleyen askeri hamleleri, sadece yerel dinamikleri değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilere de etki ediyor. Türkiye, İran ve Rusya, Suriye krizinde önemli oyuncular olarak öne çıkarken, bu ülkeler İsrail’in hamlelerine karşı tepkilerini de sıkça dile getiriyorlar. Örneğin, İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Suriye’ye yönelik askeri tehditlerinin kabul edilemez olduğunu ve bu hamlelerin İran’ın güvenliğini tehlikeye soktuğunu belirtti. Bu durum, İran ve İsrail’le ilgili bir dizi yeni gerginlik alanları yaratabilir.
Öte yandan, NATO müttefiki olan Türkiye’nin durumu da oldukça kritik. Türk hükümeti, Suriye’ye yönelik herhangi bir saldırının, bölgedeki tüm aktörleri tedirgin edebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Ancak, Türkiye’nin kendi ulusal güvenlik kaygıları da göz önüne alındığında, bu meselenin nasıl çözüleceği belirsizliğini koruyor. Gelecek haftalarda yapılacak olan uluslararası zirveler, Netanyahu ve Katz’ın hamlelerinin nasıl bir karşılık bulacağı konusunda önemli bir analiz sağlıyor. Bu zirvelerde, bölgesel güçlerin güvenlik stratejilerine dair belirleyici kararlar alınması bekleniyor.
Sözün özü, Netanyahu ve Katz’ın Suriye’ye yönelik saldırı tehditleri, sadece bölgedeki gerginliği artırmakla kalmayıp, uluslararası ilişkileri de etkileyebilir. Başta İran ve Türkiye olmak üzere birçok ülkenin bu duruma nasıl tepki vereceği ve olası bir çatışmanın nasıl şekilleneceği ilerleyen günlerde daha net bir şekilde anlaşılacak. Ancak, bu tür askeri hamlelerin gelecekte daha derin sorunlara yol açabileceği kesin. Tüm bu gelişmeler, Ortadoğu’nun karmaşık ve dinamik yapısının bir kez daha gözler önüne serdi.