Her sabah 9'dan akşam 5'e kadar süren bir gelenek, kentin kültürel zenginliğini ortaya çıkarıyor. Yerel halk, gün boyunca hazırlığın heyecanını yaşarken, akşam saatlerinde kalede çalınan davul, bu önemli anı kutlamak için yapılan geleneksel bir törenin parçası haline geliyor. Kentin karakterini yansıtan bu süreç, yerel mutfağın ve kültürün birleştiği anları gözler önüne seriyor. Pişirme, sadece bir yemek hazırlama süreci değil; aynı zamanda toplumsal bağların güçlendiği, geleneklerin aktarıldığı bir etkinlik olarak da değerlendiriliyor.
Her sabah, kentin çeşitli bölgelerinde yer alan pişirme alanları, sevinçle dolup taşıyor. Kent halkı, sabah erken saatlerde bir araya gelerek, yemeğin malzemelerini hazırlamaya başlıyor. Hangi yemeğin pişirileceği konusunda fikir birliği sağlandıktan sonra, ateşler yakılmaya başlanıyor. Pişirme süreci, zamanla gelişen tekniklerle daha zengin hale geliyor. Bu gelenek, eski tariflerin güncellenmesi ve modern malzemelerin entegrasyonu ile daha ilgi çekici bir hale geliyor. Aileler, dostlar ve komşular bir araya gelerek hem yardımlaşıyor hem de bu eğlenceli süreçte yardımlaşmanın tadını çıkarıyorlar. Herkes, sosyal bir ortamda yemek pişirmenin keyfini sürüyor.
Pişirme süreci tamamlandığında, akşam saatlerinin yaklaşmasıyla birlikte kutlamalar için hazırlıklar başlıyor. Kalede davul çalınarak bu özel anın duyurulması, kentin tarihine dayanıyor. Davul, kıyasıya geçen pişirme sürecinin sonunda gelen sevinci simgelerken, diğer yandan toplumu bir araya getiren önemli bir unsurdur. Pişirilen yemekler, yalnızca tat olarak değil, aynı zamanda bir sosyal etkinlik olarak da kutlanıyor. Bu geleneksel kutlama, kente özgü bir sembol haline geldi. Kalede davul çalan kişiler, şehrin geçmişini ve kültürel mirasını en iyi şekilde temsil etmek için çeşitli melodiler eşliğinde kutlama yapıyor. Kutlama anında, halkın coşkusu ve heyecanı, geleneksel kıyafetler içerisinde dahi kendini gösteriyor. Herkes, bu önemli anı birlikte kutlayarak bir arada olmanın verdiği mutluluğu yaşıyor.
Bu gelenek, yalnızca bir kutlamadan ibaret değil; aynı zamanda kentin kültürel dokusunun bir parçası haline gelmiştir. Zamanla unutulmaya yüz tutan bazı geleneklerin tekrar canlandığı ve kuşaklar arası bağların güçlendirildiği bir platform haline geliyor. Her yıl farklı etkinliklerle desteklenen bu gelenek, kentin ruhunu yaşatmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, sabah 9'dan akşam 5'e kadar süren bu pişirme etkinliği, sadece karnı doyurmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumu bir araya getiren, güçlü bağlar kuran ve kültürel mirası yaşatan bir etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. Kalede davul sesleri eşliğinde yapılan kutlama ise, bu sürecin taçlandırıldığı ve toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinin sergilendiği anı temsil ediyor. Bu tür geleneklerin yaşatılması, yalnızca tarihi önem taşımamakta; aynı zamanda toplumun modern hayata entegrasyonunda da önemli bir rol üstlenmektedir.